Siverek doğumlu bir babanın çocuğu olan Yılmaz Güney 1 Nisan 1937 dünyaya geldi. Yoksul bir ailenin çocuğu olan Yılmaz Güney ailesinin yaşadığı ekonomik sıkıntılardan dolayı Adanaya taşındı. Adanada büyüyen Yılmaz Güney üniversite okumak için gittiği İstanbulda Atıf Yılmaz ile tanıştı.
Yılmaz Güney, 1959 yılında Atıf Yılmaz'ın yönetmenliğini yaptığı Bu Vatanın Çocukları ve Ala Geyik isimli filmlerin hem senaryosunu yazdı hem de bu filmlerde rol alıp oynadı.
Yeni Ufuklar ve On Üç gibi dergilere de öyküler yazan Yılmaz Güney, bir öyküsünde komünizm propagandası yaptığı gerekçesiyle yargılandı ve 1961 yılında bir buçuk yıl hapis cezasına mahkûm oldu.
İki yıl sonra kaldığı yerden devam eden Güney, bu dönemde daha çok macera filmleri çekti. Filmlerinde, "ezilen, hor görülen bir Anadolu çocuğunun otoriteye başkaldırısı" konusunu işledi. "Çirkin Kral" lakabını aldı. Bu dönemdeki en önemli filmi, Lütfü Akad'ın yönettiği ve kendisinin yazdığı bir Film olan Hudutların Kanunu'dur.
Yılmaz Güneyin yaşadığı zorlu sürece tanıklık eden aynı zamanda avukatlığını ve yol arkadaşlığı yapan Avukat Ali Fuat Bucak, Yılmaz Güney hakkında bilinmeyenleri Urfa Değişim mikrofonlarına anlattı.
Siverekli usta oyuncu Yılmaz Güneyin ölümü üzerinde 38 yıl geçtiğini söyleyen Avukat Ali Fuat Bucak, Yılmaz Güneyin sevenleri tarafından hala unutulmadığını, kıraathanelerde otobüslerde hala Yılmaz Güneyin fotoğraflarının bulunduğunu belirtti.
Ali Fuat Bucak 9 Eylül 1984 yılında hayatını kaybeden ünlü sinemacı ve yazar Yılmaz Güneyin ölüm yıl döneminde hayranları tarafından unutulmadığını ve bugün sosyal medyanın Yılmaz Güneyin fotoğraflarıyla dolup taştığını ifade etti.
Bucak, Yılmaz Güneyin ölüm yıl dönümü hakkında şunları söyledi: Merhum Yılmaz Güneyin ölümü üzerine 38 yıl geçmiş ama hala bir çok kesim tarafından sevilen sayılan bir kişi. İyi bir sinemacı iyi bir yazar ve aynı zamanda iyi siyaset yapan biriydi. Toplulukları arkasında sürükleyecek kadar iyiydi. Ölüm yıl dönümünde bile birçok kişi tarafından fotoğrafları paylaşılan bir insan, aynı zamanda halkını insanını daima seven daima yoksul ve kimsesizlerin yanında olmaya çalıştı.
Bugün sosyal medya bakmadım tahminimce şimdi çok kişi tarafından fotoğrafları paylaşılmış ölümüyle ilgili insanlar duygu ve düşüncelerini paylaşmıştır. Bir kıraathaneye gidiyorsun, bir otobüse biniyorsun hala Yılmaz Güneyin fotoğrafları var.
FİLMLERİ TELEVİZYONDA YAYINLANMIYOR!
Ünlü oyuncu Yılmaz Güneyin filmlerinin televizyon kanallarından yayınlanmadığını ifade eden Avukat Ali Fuat Bucak, Yılmaz Güneyin filmlerinin televizyonda yayınlanmamasından dolayı Güneyin eşi Fatoş Güneyin şikayetçi olduğunu aktardı.
Güneyin filmlerinin yayınlanmamasına Ali Fuat Bucak şöyle anlattı. Televizyonda yayınlanmamasına rağmen filmleri hala izleniyor. Çünkü en son eşi Fatoş Güney Şanlıurfaya gelmişti. Yılmaz Güneyin filmlerinin televizyonda yayınlanmamasından baya şikâyetçiydi.
LİSE YILLARINDA GÖRDÜM ÜNİVERSİTE YILLARINDA TANIDIM!
Şanlıurfada çekilen Hudutların Kanunu film setinde Yılmaz Güneyi gördüğünü aktaran Avukat Ali Fuat Bucak tanışma hikayesinin de İstanbulda başladığını belirtti.
Avukat Ali Fuat o anları şöyle anlatı. Lise yılarında bir film çekiminde tanıdım. Herkes ünlülüleri oyuncuları görmek için Hudutların Kanunu film setine gitmişlerdi, o zaman bende gitmiştim orda gördüm kendisini. Benim Yılmaz Güney ile tanışmam 1970li yıllara dayanıyor. O zaman Umut Filmi çekiliyordu. İstanbulda Kadırga öğrenci yurdunda Umut Filminin gösterimlerini yapıyordu öğrencilere konuşma yaptı öğrencilere. Gösterimden sonra kendisi ve eşiyle misafir odasında oturduk sohbet ettik biraz. Daha sonra aynı gün gözaltına alındık birkaç gün gözaltında kaldık. Tesadüfen aynı anda gözaltına alındık. 12 Mart 1971 Muhtırasında birkaç gün gözaltında kaldık.
YILMAZ GÜNEY BENİM AVUKATIM OLUR MUSUN?
Üniversiteyi bitirdikten sonra Yılmaz Güneyi hapishane de ziyarette bulunduğunu aktaran Ali Fuat Bucak, Yılmaz Güneyin kendisine davalarına bakmak için teklifte bulunduğunu o an teklifi kabul ettiğini söyledi.
Avukat Ali Fuat Bucak, Yılmaz Güneyin avukatlığını yaptığı süreci şöyle dile getirdi. Ben avukat olduktan sonra hapishanede ziyaretine gittim. O zaman İzmirde Kandıra Cezaevindeydi yanlış hatırlamıyorsam. O zamanlarda Adana Yumurtalıkta yaşanan olayla ilgili gözaltına alınmış ve hapis cezasına çarptırılmıştı. Ziyaretinde bana avukatlığımı ve Güney Filmin avukatlığını yap dedi. Bende tamam dedim. Daha sonra 12 Eylül Darbesinde 7 ayrı kitaptan 7 ayrı dava açılmıştı kendisine 7.5 yıldan yargılanıyor. Bazen iş konusunda davları oluyordu onlara bakıyordum. Devamlı hapishaneye ziyaretine gidip gelirdim. Bazen izine çıkardı evinde görüşürdük. Yaşanan olaylardan sonra Fransaya gitti. Orada birçok kez buluştuk görüştük. Daha sonra hastalandı hastalığı ilerledi. Ve 9 Eylül 1984 yılında hayatını kaybetti.
YILMAZ GÜNEY NE İSTİYORDU?
Yılmaz Güneyin adil bir toplum istediğini söyleyen Avukat Ali Fuat Bucak, Yılmaz Güneyin ele aldığı konuların çoğu ezilen, sömürülen adaletsizliğe uğrayan toplumsal konular olduğunu vurguladı.
Ali Fuat Bucak, Yılmaz Güneyin ne istediğini şöyle aktardı: Kendisi de yoksul bir aileden geldiği için daima yoksulların yanında oluyordu. Siverekten Adanaya göçmek zorunda kalmış bir ailenin çocuğuydu. Hayatın acılarını tatmıştı. Kendi kendisini yetiştiren bir insandı. Sinemaya başlamadan önce yazdığı bir yazıdan dolayı mahkûm olmuştur. Solcu bir adamdı. Daima yoksul, ezilen, sömürülen halktan taraftı. Onların sorunları üzerinde film çekiyor, kitap yazıyordu. Umut Filmi, Arkadaş Filmi, Sürü Filmi, yani bütün filmlerinde bir mesaj verme söz konusuydu. Toplumsal mesaj verme konusunda filmleri gerçekten çok ilgi görüyordu. Filmlerinde doğuda Kürt insanların çektiği sıkıntıları dile getiriyordu. En son Fransada çektiği Duvar Filmi ile hapishanelerdeki çocukların çektiği sıkıntıları ve yaşadıkları işkenceleri sahneye taşıdı. Daha çok projesi vardı. Fakat ömrü yetmedi dedi.
AİLESİYLE HALA GÖRÜŞÜYORUM
Yılmaz Güneyin eşi Fatoş Güney ile hala görüştüğünü söyleyen Avukat Ali Fuat Bucak, Fatoş Güneyin Yılmaz Güneyin televizyonda yer almamasından dolayı sitem ettiğini ifade etti.
Bucak sözlerini şöyle sürdürdü: Ailesi ile hala görüşüyorum. Geçen gün Yılmaz Güneyin eşi Fatoş Güney Şanlıurfaya geldi. Onunla görüştük eski günleri yad ettik. Fatoş biraz sitem etti Yılmaz Güneyin filmlerinin televizyonda çıkmadığı için. Bende şaşırdım. Filmlerinin yeni nesillere ulaşmaması ve televizyonlarda yayınlanmadığı için şikâyetçiydi. Ama toplumun kalbine yer edinmiş bir insan televizyonlarda yayınlanmasa da halkın dilinde pelesenk olmuş bir sanatçının unutulması mümkün değildir ifadelerini kullandı.
YILMAZ GÜNEY DÜNYA ÇAPINDA TANINIYOR!
Yılmaz Güneyin dünya çapında tanınan aktör olduğunu belirten Avukat Ali Fuat Bucak Fransanın her yerinde Yılmaz Güneyin hayranları olduğunu aktardı.
Bucak, Fransada nerede olursan ol Yılmaz Güney dediğiniz zaman herkes tanır. Dünya çapında bir sanatçıydı. Gerçekten büyük projeler yaptı. Halkın gönlünde büyük sevgi ve saygı kazandı. Pariste cenaze törenine binlerce kişi katılım sağladı. Her taraftan insanlar katılım gösterdi. Büyük bir adamdı Yılmaz Güney farklı yanlarıyla göze çarpıyordu diye konuştu.
YILMAZ GÜNEY ÇOK MÜTEVAZI BİRİYDİ
Yılmaz Güneyin sanatçı kişiliğinin yanından çok mütevazi, samimi bir yapıya sahip olduğunu aktaran Bucak Yılmaz Güney çok mütevazı bir kişiliğe sahipti. Gururlanmazdı. Ben yaptım ben ettim diyen bir yapısı yoktu. Herkesle aynı derecede konuşur insan ayrımı yapmazdı. Pariste halkın içinde gezerdi. Yücelik taslamazdı. Çok naif bir insandı.
İYİ BİR BABAYDI!
Yılmaz Güneyin ciddiyet dolusu yüzünün arkasında sevgi dolu bir kalbinin olduğunu ve iyi bir baba olduğunu aktaran Bucak, İyi bir babaydı. Oğlunu çok severdi. Bir buluşmamızda evine konuk oldum. Oğlu rahat vermezdi kendisine o da ne yapayım bir şey diyemiyorum derdi. Çocuğa ya işte git işimiz var demezdi. Gerçekten güzel bir kalbi vardı.
ÇİRKİN KRAL LAKABI NERDEN GELİYOR
Yılmaz Güneyin diğer artistlerden ayıran halkçı tarafı ve sert yüz ifadesi olduğunu aktaran Ali Fuat Bucak, Yılmaz Güneye verilen Çirkin Kral lakabıyla ilgili şu sözleri kullandı, Çirkin Kral lakabı diğer sinema artistlerinden farklı bir yüz yapısına sahip olmasından geliyor. Tarık Akan, Cüneyt Arkın, Ayhan Işık, gibi jönlerden farklı bir imajı vardı. Yılmaz Güney bir halk tipiydi. Yüz ifadesi sertti, burnu artistlerin burnuna benzemiyordu. Ondan dolayı Çirkin Kral lakabını taktılar. Buna rağmen hem başarılı hem kraldı. Çünkü filmleri o jönlerin filmlerinden daha çok izleniyordu ve ilgi görüyordu.
EN YAKIN ARKADAŞLARI YAŞAR KEMAL VE TUNCEL KURTİZ
Yılmaz Güneyin kendisiyle kafa dengi olan herkes ile arkadaşlık kurduğunu söyleyen Bucak, en çok Yaşar Kemal ve Tuncel Kurtiz ile yakınlık kurduğunu söyledi.
Bucak, Yılmaz Güneyin arkadaş çevresini şöyle anlattı: Kendisine yakın bulduğu kişilerin arasında Yaşar Kemali çok severdi. Tuncel Kurtiz ile samimiyeti fazlaydı. Diğer arkadaşlar aklıma gelmiyor, fakat Yılmaz Güney sanatçı kesimi tarafından da çok sevilir ve sayılırdı. Kendi kafa dengiyle arkadaşlık ve dostluk kurardı genellikle.
Yorumlar
Kalan Karakter: