İstanbul Barosu Yönetim Kurulu'nun görevden alınmasına ve İstanbul Büyükşehir Belediyesine yönelik operasyonlara karşı Şanlıurfa Barosu basın açıklaması düzenledi.
Şanlıurfa Barosu İstanbul Barosu Yönetim Kurulu’nun görevden alınması ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik açılan davalara ilişkin Baro Hizmet Binası önündeŞanlıurfa Barosu ve Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Şanlıurfa Şube, basın açıklaması düzenledi.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması ve İstanbul Barosu Yönetim Kurulu'nun görevden alınmasına ilişkin ÖHD Urfa şube Eş Başkanı Yasin Aktaş, olaya tepki göstererek şu açıklamalara yer verdi, “İstanbul Barosu, Rojava'da 19 Aralık 2024 günü yapılan hava saldırısında katledilen gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin’in durumunu gündeme getirmiş ve bu katliamın soruşturulmasını talep etmiştir.
Bunun üzerine hedef gösterilmiş, baro yönetim kurulunun görevden alınması için davaname hazırlanmış, yönetim kurulu üyeleri hakkında TMK kapsamında soruşturma açılmış, hatta baro yönetim kurulu üyesi avukat Fırat Epözdemir tutuklanmıştır.
Sonrasında hazırlanan davaname kapsamında görülen davada 21 Mart 2025 Cuma günü İstanbul Barosu Yönetim Kurulu Üyeleri’nin görevden alınmasına karar verilmiştir.
Aynı tarihlerde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan ve Beylikdüzü Belediye Başkanı Murat Çalık; gizli tanık beyanları ve soyut iddialar gerekçe gösterilerek gözaltına alınmış ve yürütülen süreç sonrasında tutuklanmışlardır.
Halkın çoğunluğunun iradesiyle seçilen belediye başkanlarının tutuklanmasının akabinde, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Beylikdüzü Belediye Başkanı Murat Çalık tedbiren görevlerinden uzaklaştırılmış; Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan ise görevden alınarak yerine Şişli Kaymakamı kayyum olarak atanmıştır.” dedi.
“SEÇİLMİŞLERE OY VEREN HER BİR SEÇMENE ADİL YARGILANMA HAKKI VERİLMİŞTİR”
Başkan Aktaş, yaptığı açıklamanın devamında şu ifadelere yer verdi, “Verilen kararlar yalnızca seçilmişlere karşı değil, savunma mesleğinin her bir temsilcisine, seçilmişlere oy veren her bir seçmene ve yurttaşların adil yargılanma hakkına karşı verilmiştir.
Toplumsal olaylarda söz söylenmesi; hukukun üstünlüğü ve Baroların insan haklarının korunması adına yüklendiği sorumluluğun gereğidir.
Hukukun; toplumun çıkarlarını ve kamu vicdanını savunmak yerine, iktidar sahiplerinin siyasi rakiplerini saf dışı bırakmaya yönelik bir araç haline getirilmesi, demokrasiyi tehdit eden en ciddi sorunlardan biridir. Bu durum, adaletin yargı eliyle bir intikam aracına dönüştürülmesine yol açmaktadır.
“KAYYUM ATANMASI, HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİN KEYFİ BİÇİMDE KISITLANMASIDIR”
Yargının araçsallaştırılması suretiyle seçilmiş kişilerin, gizli tanık beyanları ve soyut iddialarla tutuklanması; sonrasında ise seçme ve seçilme hakkı ihlal edilerek görevlerinden uzaklaştırılmaları ve yerlerine kayyum atanması, temel hak ve özgürlüklerin keyfi biçimde kısıtlanması anlamına gelmektedir.
Hukuk devleti ilkesi gereği, yargı organlarının bağımsız ve tarafsız olması esastır. İstanbul Barosuna yapılan müdahale, hukuk güvenliğini zedelemekte, avukatlık mesleğini baskı altına almakta ve savunma makamını etkisizleştirmeye yönelik bir girişimdir.
Bu uygulamalar, demokrasi ve hukuk devletinin temeli olan seçme ve seçilme hakkına açık bir müdahaledir.” ifadelerine yer verdi.
“ANAYASA VE ULUSLARARASI SÖZLEŞMELER SEÇME VE SEÇİLME HAKKININ AÇIK İHLALİDİR”
“Demokrasiyi korumak, seçmen iradesine saygı göstermek ve sahip çıkmak, demokratik bir düzende; siyasi partiler, barolar, sivil toplum örgütleri ile her bir yurttaşın asli sorumluluğudur.” Diyen Yasin Aktaş konuşmasına son olarak şu sözlerde bulundu, “OHAL dönemi KHK'ların ürünü olarak 2016 yılından bu yana uygulanan kayyum politikaları, anayasa ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan seçme ve seçilme hakkının açık ihlalidir.
Kayyım uygulamalarının gerek barolar gerekse de belediyeler üzerinde halen devam ediyor olması toplumun temsiliyet bulduğu her alana iktidar eliyle yargı müdahalesinin açık göstergesidir.
Bu uygulamalar toplumsal sorunların çözümsüzlüğünde ısrar edilmek istenildiğini göstermektedir. Hiçbir hukuki niteliği olmayan bu kararlara karşı; mevcut uygulamalardan vazgeçilmesi ve demokratik hukuk ilkelerine dönüşün derhal sağlanması gerekmektedir.
“GÜNLERDİR ANAYASAL HAKKINI KULLANMAK İSTEYEN İNSANLARA İŞKENCE YAPILIYOR”
Türkiye’nin farklı şehirlerinde günlerdir anayasal hakkını kullanmak isteyen insanlara canlı yayınlarda görüldüğü gibi işkence yapan kolluk personeli hakkında hiçbir işlem yapmayan İç İşleri Bakanlığının, eylemlere katılanları suçlayan ve yapılan işkenceyi gizleyen dilden vazgeçmesi; gözaltına alınan ve tutuklanan insanların derhal serbest bırakılması, halka işkence uygulayan kolluk personeli hakkında idari ve hukuki işlemlere başlanması gerekmektedir.
“İSTANBUL BAROSU HAKKINDA VERİLEN KARARDAN BİR AN ÖNCE GERİ DÖNÜLMELİ”
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği Urfa Şubesi ve Şanlıurfa Barosu olarak; hukukun üstünlüğü, yargının tarafsızlığı, seçme ve seçilme hakkı ile temel hak ve özgürlüklere saygı gibi evrensel değerlerin korunması gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor; seçmen iradesi ve hukukun gereği olarak, İstanbul Barosu hakkında verilen karardan bir an önce geri dönülmesini, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve beraberinde tutuklanan diğer seçilmiş belediye başkanlarının bir an önce serbest bırakılmalarını ve belediye başkanlığı görevlerine iade edilmelerini talep ediyoruz.” dedi.
Yorumlar
Kalan Karakter: